VİTAMİNLERİN VÜCUT İÇİN ÖNEMİ

Pek çoğumuz çok yoğun ve stresli bir yaşam sürdürüyoruz. Bu nedenle, tüm ihtiyaçları karşılayan ayrıntılı ve iyi düşünülmüş bir beslenme planı hazırlamak için gereken zamanı ayırmamız mümkün olmayabiliyor. İşte bu noktada, günlük beslenme programımızı tamamlamak ve desteklemek üzere tasarlanan vitamin ve mineral takviyeleri, temel mikro besin alımının ideal seviyelerde tutulması bakımından önemli bir rol üstleniyor.

Vitamin ve mineraller neden gereklidir?

Vitaminler ve mineraller beraberce mikro besin olarak adlandırılırlar. Her bir mikro besin, vücutta bazı özel fonksiyonları destekler ve metabolik ve gelişim süreçlerinin neredeyse tamamı için gereklidir. Örneğin demir, akciğerlerden diğer dokulara oksijen gönderilmesinde kilit bir rol üstlenirken; A vitamini, göz ve cilt sağlığını destekler. C vitamini, vücudumuzu oksidatif strese karşı korur ve B vitamini de vücudumuzun yediğimiz besinleri kullanılabilir enerjiye dönüştürmesine yardımcı olur. Günlük mikro besin alımının yetersiz olması halinde, zaman içerisinde vitamin veya mineral eksikliği söz konusu olabilir. Semptomlar belirginleşmeden önce, “gizli açlık” durumu ortaya çıkar. Hatta mikro besinlerin yeterli düzeyde alınmaması, kronik hastalıkların gelişmesine sebep olabilir.

En önemli vitamin ve mineraller hangileridir?

Temel vitamin ve mineraller kalıbındaki “temel” sözcüğü ile anlatılmak istenen, vücudumuzun bunları kendi başına üretemeyeceği ya da yeterli miktarda üretemeyeceğidir. Dolayısıyla da bunların besin kaynaklarıyla alınması gereklidir. Temel mineraller ve eser elementler kalsiyum, klorür, krom, bakır, iyot, demir, magnezyum, manga, molibden, fosfor, potasyum, selenyum, sodyum ve çinkodan oluşmaktadır.

Kimler vitamin ve mineral takviyesi almalıdır?

Mikro besin ihtiyaçlarının yalnızca beslenmeyle karşılanamadığı durumlarda, temel vitamin ve mineral takviyelerinin alınması önemlidir. Bu mikro besinler arasında A, C, D, B12 vitaminleri, folik asit, demir, kalsiyum, çinko, iyot ve selenyum yer almaktadır. Araştırmalar ayrıca mikro besin alımı çok düşük olan insanların sayısının yalnızca ülkeden ülkeye değil, aynı zamanda ülkelerin kendi içinde de farklılık gösterdiğini ve bu farklılıkların yaş, cinsiyet, sosyoekonomik durum, eğitim ve yaşam tarzı gibi etmenlere bağlı olduğunu ortaya koymuştur. Pek çok insan vitamin ve mineralleri günlük tavsiye edilen miktarlarda alamadığı için günlük multivitamin ve mineral takviyesi, bu ihtiyaçların karşılanması açısından önemli bir rol üstlenmektedir. Belirli risk gruplarında mikro besin eksikliği daha fazla görülebileceği için bazı durumlarda bu grupların özel takviyeler kullanmaları önerilmektedir. Örneğin üreme çağındaki veya hamile kadınların yeterli düzeyde folik asit, demir, kalsiyum ve iyot almaları gerekirken, menopoz sonrası dönemdeki kadınların ve ileri yaştaki erkeklerin kemik sağlığı için kalsiyum ve D vitamini takviyesi almaları uygun olacaktır. Yaşlılar, özellikle B12 vitamini eksikliğine karşı çok daha hassastır. Ayrıca, vejetaryenler ve veganlar, özellikle düşük kalorili beslenme programlarını uzun süre uygularken vitamin ve mineral takviyesi almaya ihtiyaç duyabilirler. Cildi güneş ışığıyla düzenli ve yeterli ölçüde temas etmeyen kişilerin ise her gün D vitamini tableti kullanması faydalı olabilir.

Vitamin Çeşitleri ve Faydaları

KALSİYUM

Neden Vitamin ?

İnsan vücudunda en fazla bulunan madensel madde kalsiyumdur.

Organizmadaki kalsiyumun %99’u iskelet ve dişlerde bulunur. Geriye kalan %1’lik kısım da vücut sıvılarında ve diğer kısımlarda bulunur. Kalsiyum, vücut sıvılarının sağlık için önemli olan biyokimyasal çalışmalarını yapabilmelerini sağlar.

Kalsiyumun Organizmada Gördüğü İşler

Kemiklerin sağlam ve sağlıklı olmasını,
Çocuklarda kemiklerin ve dişlerin gelişmesini, yaşlılarda sağlığın korunmasını,
Sinir sisteminin normal çalışmasını,
Kas sisteminin normal çalışmasını,
Organizmada kolesterol düzeyinin normal seviyede bulunmasını,
Kalp atışlarının normal ve ritminin düzenli olmasını,
Kan basıncının normal düzeyde seyretmesini,
Kanın pıhtılaşmasını,
Hücre çalışmalarının düzenli ve sürekli olmasını,
Sindirim ve metabolizmada görev alan bazı enzimlerin etkin duruma geçmesini sağlar.

Vücut hücreleri kalsiyum ve magnezyumun oluşturdukları denge ile çalışır. Bu denge bozulursa eksiklik belirtileri görülmeye başlar.

Kalsiyum Alınmasına Mâni Olan Durumlar

1. Devamlı sindirim bozukluğunun olması,

2. Daha önce de açıklandığı gibi buğday, yulaf gibi tahılların ayrılan kabuk kısımlarında (kepeklerinde) bulunan fitik asit, kalsiyumla karıştığı zaman meydana gelen bileşik, kalsiyumun vücutta emilimini engeller. Böylece, vücuda hiç yararı olmayan kalsiyum hâline gelir. Bu durumu önlemek için günde 2 çorba kaşığından fazla çiğ kepek alınmamalıdır.

3. Ispanak, kuzu kulağı, çikolata vb. de bulunan oksalik asit ve oksalatlar da kalsiyumla karıştıkları zaman aynen fıtik asit gibi onu işe yaramaz hâle getirirler.

4. Yaşlılarda sindirim sistemi normal çalışmadığı için vücut aldığı kalsiyumun tamamından faydalanamaz.

VİTAMİN C

Neden Vitamin ?

Vitamini , bağ dokularını bir arada tutan,

– Zehirlenmeler ve ateşli hastalıklarda vücudu koruyan ve bağışıklık sistemini güçlendiren bir vitamindir.

– Vücudumuzda kan yapımı için gerekli olan demir ve folik asidin kana geçmesini kolaylaştırır ve kullanımını arttırır. Böylelikle kansızlığı önler.

– Damar çeperlerini güçlendirerek kanamaya ve gözde katarakt oluşumuna engel olur.

– Meme kanseri ve güneş ısınlarının oluşturduğu deri kanserlerinin gelişimini yavaşlatır. Antioksidan bir vitamindir.

C VİTAMİNİNİN YETERSİZ KULLANILMASI:

  • Diş etlerinde kanama, dişlerde anormallikler, yorgunluk, isteksizlik ve eklem ağrıları görülebilir
  • Aşırı yetersizliği skorbüt hastalığına neden olur.
  • Diş etlerinde kanama, eklemlerde sislik ve ağrılarla belirti veren skorbüt hastalığını tedavi eden vitamin olarak bilinmektedir
  • Ateşli hastalıklara dirençsizlik, sık hasta olma, bağışıklık sisteminin zayıflığı da yetersiz alıma bağlanabilir.

 

C VİTAMİNİNİN FAZLA KULLANILMASI:

  • Fazla alındığı takdirde idrarla atılır.
  • İhtiyaçtan çok fazla alımlarda böbreklerde taş oluşumuna,
  • İshale
  • Alerjik  deri belirtilerine neden olabilir.

MAGNEZYUM

Neden Vitamin ?

Magnezyumun vücudumuzdaki görevleri nelerdir?

Magnezyum hangi besinlerde bulunur, eksikliğinde ne gibi rahatsızlıklar görülür, ihtiyaç miktarı nedir?

Magnezyum (Mg)Magnezyum, hücre içlerinde potasyumdan sonra en çok bulunan madensel maddedir.

Normal bir insanın vücudunda 30-40 gram kadar magnezyum bulunur.
İnsan vücudunda bulunan magnezyumun %70’i kemiklerde ve dişlerde, geri kalanı da vücut hücrelerinde bulunur.

Magnezyum, sodyum, potasyum ve kalsiyumun hücre bölümleri içerisinde doğru dağılımını sürdürmesi de dahil olmak üzere birçok metabolik olayla ilgilidir.

Hücre içindeki magnezyum, dışındaki kalsiyum ile birlikte hücre çalışmalarının muntazam ve devamlı olmasını sağlar. Eğer bu iki madensel maddenin dengesi bozulursa birçok aksaklıklar ortaya çıkar.

Belirli elementler özellikle D vitamini ve fosfor, kalsiyumla denge sağlayabilmek için vücudun magnezyuma olan gereksinimini artırırlar. Magnezyum ayrıca Bx ve B6 vitaminlerinin vücut tarafından etkili biçimde kullanılması için gereklidir.

Magnezyumun Yetersizlik Belirtileri:

Magnezyum enzim olayları ile çok ilgili olduğundan, yetersizliği büyük çapta metabolik rahatsızlıklar doğurur. Bunlar;
1 .Aşırı aktivite,2.Umursamazlık,3.Mide bulantıları,4.Zayıflık ve yorgunluk,5.Kas krampları ve sinir bozuklukları,6.Gözde kontrol edilemeyen kırpmalar,7.Titremeler,8.Kaslarda koordinasyon bozukluğu gibi hallerdir.
Magnezyumun aşırı yetersizliği hallerinde ellerde ve ayaklarda devamlı kramplar da olur.

Magnezyum Gereksiniminin Arttığı Durumlar

1.Devamlı olarak konserve ve benzeri biçimde saklanan yiyeceklerle beslenenler,

2.Şeker hastaları (bu hastalıkta çok fazla idrara çıkıldığı için idrarla büyük çapta magnezyum kaybı olmaktadır),

3.Kronik alkolikler (idrara çok çıkarlar bu yüzden onlarda magnezyum kaybı büyüktür),

4.Biberonla beslenen bebekler (zenginleştirilmiş süt ve taze inek sütü, bebeğin magnezyum gereksinimini artıracak ölçüde fosfor içerir. Hâlbuki bu durum anne sütü ile beslenenlerde söz konusu değildir),

5.Bilinçsizce idrar söktürücü ilâç kullananlar,

6.Bebeğini emziren annelerde emzirme nedeniyle fazla magnezyum harcandığı için eksiklik meydana gelir.

Magnezyumun Kaynakları:

Çeşitli yiyeceklerin her 100 gramında bulunan magnezyum miktarı miligram olarak şöyle sıralanabilir.

Toz kakao 520
Bulgur 140
Susam 347
Ceviz 130
Soya fasulyesi 265
Kuru bezelye 116
Badem içi 260
Yulaf 110
Yer fıstığı 180
Normal çikolata 100
Barbunya fasulyesi 180
Kuru incir 92
Nohut 160
Ispanak 88
Buğday 160
Kuru Kayısı 65
Antep Fıstığı 158
İç Fındık 56

B VİTAMİNLERİ

Neden Vitamin ?

B vitamini zihin ve vücut sağlığımız için önemli bir rol oynamaktadır. B vitamini eksikliği yaşanması bazı hastalıklara neden olmaktadır.

B vitamini suda eriyen vitaminlerdendir. Zihinsel ve fiziksel sağlığı korur ve destekler. Hafızayı korur ve güçlendirir. Öğrenmede kolaylık sağlar. Beyni strese karşı koruyarak yarar sağlamaktadır. B vitamini B1, B2, B3, B5, B6, B7, B9 oluşmaktadır.

B1 Vitamini

B1 vitamin tiamin olarak bilinmektedir. Sinir sistemini açısından önemlidir. B1 vitamini eksikliğinde sinirlilik, depresyon, halsizlik ve hafıza sorunları yaşanmaktadır.

B2 Vitamini

B2 vitamini antioksidan içermektedir. Kırmızı kan hücrelerinin oluşmasını sağlamaktadır. B2 vitamini eksikliği ağızda birtakım sorunlara ve dudak ve dil çevresinde iltihaba sebep olmaktadır.

B3 Vitamini

Sinir sistemi sağlığı bakımından önemli bir yere sahiptir. Eksikliğinden depresyon, halsizlik ve hatta pelegra hastalığına yol açmaktadır.

B5 Vitamini

B5 vitamini alyuvar üretiminde önemli derecede rol oynamaktadır. Stresle mücadele etmektedir. Cilt ve saç sağlığında önemlidir. B5 vitamini eksikliğinde yorgunluk, iştahsızlık, saç dökülmesi ve cilt problemlerine sebep olmaktadır.

B6 Vitamini

Bağışıklık sistemi ve sinir sisteminin düzgün çalışmasını sağlamaktadır. Egzema ve sedef gibi cilt hastalıklarını engellemektedir. Deri hastalıkları, kansızlık ve uykusuzluk gibi problemler eksikliğinde yaşanmaktadır.

FOLİK ASİT

Neden Vitamin ?

Folik asit nedir?

Folik asit, B vitamini ailesinin bir üyesidir ve DNA sentezi ve hücre bölünmesi süreçlerinde önemli yeri olan bir vitamindir. Folat ya da B9 vitamini olarak da bilinir.

Folik asit ne işe yarar?

Folik asit vücutta kan yapımı, yeni hücre oluşumu, DNA sentezi gibi önemli biyolojik süreçlerde rol oynar. Folik asitin damar sertliğini azaltarak kalp krizi, bunama ve felç gibi birçok kötü hastalığın oluşmasını da engellediği bilinmektedir. Hamilelikte, hatta hamilelik öncesinde önerilen folik asit takviyesinin ise anne adayının sağlıklı bir gebelik geçirebilmesi ve bebeğin gelişiminde oluşabilecek sorunların önlenmesi için önemli olduğu düşünülüyor.

Folik asit eksikliği nasıl anlaşılır?

Vücutta yeterli miktarda folik asit bulunmadığında kansızlık, unutkanlık, aşırı yorgunluk, baş dönmesi, nefes darlığı gibi belirtiler görülebilir. Bu belirtiler diğer bir B grubu vitamini olan B12 eksikliğinde de görülebileceğinden, bir uzmana danışmanız folik asit eksikliğinin tespit edilebilmesi için önemlidir. Bunun için doktora gittiğinizde kan tahlili yapılabilir ve kanınızda ne kadar folat ve B12 olduğuna bakılabilir.

Folik asit eksikliği neden olur?

Folik asit ve B12 yönünden zengin yiyeceklerden tüketmiyorsanız veya vücudunuzun verimli bir şekilde folik asit emilimi yapabilmesini engelleyen türde (huzursuz bağırsak sendromu gibi) bir hastalığınız varsa folik asit eksikliği yaşayabilirsiniz. Ayrıca böbrek veya karaciğerle ilgili bir sorun yüzünden çok sık tuvalete çıkmanız halinde de folik asit kaybediyor olabilirsiniz.

Eğer hamileyseniz, vücudunuzda meydana gelen değişiklikler ve bebeğin gelişim süreci, daha fazla folik aside ihtiyaç duymanıza neden olur.

Kanser hastalığı, kan veya dolaşımla ilgili hastalıklar ya da vücutta inflamasyon gibi durumlarda da folik asit seviyelerinde ciddi oranda düşüş gözlemlenir.

Hamilelikte neden folik asit kullanılır?

Hamile kalmayı planlayan kadınlara genellikle erkenden folik asit takviyesi almaya başlamaları önerilir. Öncesinde alınmadıysa da hemen hemen tüm kadın hastalıkları ve doğum uzmanları, hamile olduğunu öğrenen kadınlara folik asit almalarını önerirler.

Peki folik asit neden hamilelikte özellikle önemli?

Hamilelikten önce ve hamilelik boyunca alınan folik asit takviyesinin, bebeğin omurgasında ve beyninde oluşabilecek hasarlara karşı koruyucu olduğu biliniyor. Özellikle hamileliğin ilk haftalarında folik aside duyulan ihtiyaç artar, çünkü bebeğin beyin ve spinal kord gelişimi 3. ve 4. haftalarda olur. Bu erken dönemde folik aside ihtiyaç duyulmasından dolayı hamile kalmadan önce annenin vücudundaki folik asit eksikliğini gidermiş olmasının daha avantajlı olduğu düşünülür.

Folik asit kullanmak, sinir yolu kusurları olarak bilinen beyin ve omurilik merkezli doğum kusurlarını önler. Açık omurga (spina bifida), en yaygın sinir yolu kusurlarındandır. Bu kusurlar, beyin hasarına ya da beyin gelişiminin yarım kalmasına sebep olarak en ciddi vakalarda sakatlıklara neden olabilir. Bu sorunların çoğu (yaklaşık %70’i), folik asit tüketimi ile önlenebilir.

Folik asit hangi yiyeceklerde var?

MERCİMEK

Folat açısından en zengin gıdalardan birisi mercimektir. Mercimeğin içinde demir, lif ve yavaş yanan karbonhidrat gibi pek çok yararlı madde de vardır. Kuru mercimeği, pişirmeden önce ıslatmanıza gerek yoktur ve diğer bakliyatlarla karşılaştırıldığında pişirilmesi daha kolaydır.

YAPRAKLI YEŞİLLİK

Koyu yeşil yapraklı sebzeler yüksek oranda vitamin konsantrasyonu içerir. Taze ıspanak, karalahana bunlardan bazıları. Mümkünse salatasını yaparak çiğ olarak da tüketin.

TURUNÇGİLLER

Büyük bir portakal, 55 mg folat içerir. Portakalı tek başına yiyeceğiniz gibi, tavukla ya da kereviz gibi sebzelerle pişirerek de tüketebilirsiniz.

KUŞKONMAZ

Buharda pişmiş kuşkonmaz, folik asit deposudur. Kuşkonmazı, yardımcı meze olarak kullanabileceğiniz gibi, bezelye gibi sebzelerle pişirerek ana yemek olarak da kullanabilirsiniz.

TAHILLI EKMEK VE KAHVALTILIK GEVREK

Tahıldan elde edilen yiyeceklerin folik asit miktarı yüksektir. Bunları, normal folat kaynağı olan gıdalarla birlikte tüketin (brokoli, ıspanak gibi).

AY ÇEKİRDEĞİ

Bir avuç dolusu ay çekirdeğinde yaklaşık 82 mikrogram (mcg) folik asit bulunur. Atıştırmalık olarak kullanılabileceği gibi, ekmek hamuruna katılabilir ya da salatalara ya da çorbalara serpilebilir. Ayçekirdeği aynı zamanda harika bir demir ve kalsiyum kaynağıdır.

AVAKADO

Somon balığı ve ceviz gibi, avokadoda da omega 3 yağlı asitleri ve kalbinize faydalı yağlar vardır. Bir dilim avokadonun içinde 90 mcg folik asit bulunur. Avokado, bebeğinizin gelişen beyni için de çok faydalı.

KURU FASULYE

Türklerin en çok tükettiği yemeklerden biri olan kuru fasulye de bol miktarda folik asit içerir. Kuru fasulyeyi pişirmeden önce ıslatmayı unutmayın.

BROKOLİ

Brokoli günlük folik asit ihtiyacınızın dörtte birini karşılar. Besin açısından zengin bu süper yiyecek, aynı zamanda C vitamini, beta karoten, lif, kalsiyum ve demir kaynağıdır.

GINSENG G 115

Neden Vitamin ?

Ginseng G115 Ne İşe Yarar?

Ginseng bitkisi uzak doğuda yıllardır alternatif tıp alanında kullanılan insan sağlığı için son derece faydalı bir bitkidir. İnsan bedenine benzediği için insan ağacı olarak da adlandırılır. Ginseng bitkisinin iki türü vardır, bunlar; Amerikan ginsengi ve Asya ginsengidir. Asya ginsengine panax da denilir. Panax kelime anlamı olarak her şeyi iyileştiren demektir.

Ginseng G115 güçlü bir genel takviyedir. Ginsengin faydaları lokal olmamakla beraber bedene alındığında tüm vücutta bulunan hastalıkların iyileşmesine yardımcı olur ve kullanılan ilaçların desteklenmesini sağlar. Uzak doğuda yıllar boyu kanser dahil tüm hastalıkların tedavisinde ginseng bitkisinden faydalanılmaktadır. Ülkemizde son yirmi yıl içinde yaygın olarak kullanılmakla beraber Amerika ve Asya da uzun yıllardır kullanılmaktadır.
  • Ginseng G115, böbrek üstü bezlerini destekleyerek böbrek hastalıklarının atlatılmasında fayda eder. Bedenin direnç düşüklüğü gösterdiği anlarda ginseng g115 destekleyicidir. Özellikle ağır kimya sanayisinde çalışanlar, ağır kimyasal ilaç tedavisi alanlar ve kimyasal maddeler ile sıkça temasta buluna kişilerde antioksidan etkisi vardır.
  • Ginseng G115, fiziksel çalışmayı desteklediği gibi zihinsel çalışmayı da destekler. Bu sebeple özellikle anksiyete, alzheimer, demans gibi hastalıkların tedavisinde takviye olarak kullanılmaktadır. Strese karşı dayanıklılığı artırıcı özelliği vardır. Günlük hayatta aşırı strese maruz kalanların rahatlamasına fayda eder.
  • Amerika da özellikle nezle ve grip tedavisinde ilaç tedavisinden daha çok ginseng g115 ile tedavi tercih edilir. Yapılan araştırmalarda grip hastalarında ilaç tedavisine oranla daha hızlı iyileşme gözlenmiştir.
  • Ginseng G115, yapılan hayvanlı labaratuvar deneylerinde kanserin özellikle mesane ve prostat kanserlerini gerilemesine yardım ettiği görülmüştür.
  • Ginseng G115, ayrıca Uzak Doğu da cinsel gücü artırıcı olarak ta kullanılmaktadır. Kore ve Seul gibi ülkelerde testesteron seviyesini artırdığı ve cinsel dayanıklılık sağladığı için sıklıkla tüketilmektedir.
  • Ginseng G115, metabolizmayı hızlandırıcı olduğu için zayıflamak isteyen ve spor yapanların da sıklıkla tercih ettiği bir takviye destektir.

KOENZİM Q 10

Neden Vitamin ?

Koenzim Q10

Organik, doğal, yağda çözünen, vitamin benzeri bir maddedir. Ubiquinone olarak da adlandırılır ve hücreler arası elektron taşıma zincirinde yardımcı bir faktördür. Son yıllarda en popüler besin takviyelerinden biri haline gelmiştir.

Ayrıca önemli bir besin olup her bitki ve hayvan hücresinde bulunur. Güçlü bir antioksidan olarak  vücudun hücresel hasarını önler. Vücuttaki enerji üretimini geliştirmeye yardımcı olur. Dahası Koenzim Q10, yaşam için gerekli olan enerjinin% 95’ini oluşmasında rol alır ve Koenzim Q10  yetersizliği ise , yorgunluk, hipertansiyon ve diğer birçok komplikasyonla sonuçlanır. Koenzim Q10, Arjuna bitkisinde  bulunur ve kardiyovasküler koruyucu özellikler sunar.

Koenzim Q10’Un Faydaları

  • Hücrelerin sağlıklı büyümesi ve işleyişi için enerji üretimine yardımcı olur.
  • Yüksek kolesterol düzeylerini düşürmeye yardımcı olur.
  • Yüksek tansiyon seviyelerini düşürür.
  • Şeker hastalığı için sağlıklı kan şekeri düzeylerini korur.
  • Antioksidan etkisi nedeniyle kanser önleme ve nüksetmeye yardımcı olur.
  • Günlük CoQ10 alımını kalp krizinden 3 gün sonra tamamlayan kişilerin daha sonraki göğüs ağrısı ve kalp krizi eğilimi daha az olduğu bulundu.
  • Erken musküler dejenerasyonun yavaşlamasına yardımcı olur.
  • Ayrıca migren saldırısını önler.
  • Kemoterapinin yan etkilerini azaltır.
  • Ayrıca böbrek yetmezliğinin tedavisinde de kullanılır.
  • Anjin, aritmi, kalp krizi, tıkanmış kalp arterleri ve konjestif kalp yetmezliği gibi kalp ile ilgili komplikasyonlar için iyidir.
  • Kronik yorgunluğun hafifletilmesine yardımcı olur.
  • Alerjiler ve astım için iyidir.
  • Erkek sprem kalitesini arttırır.
  • HIV veya AIDS hastalarının bağışıklığını geliştirir.
  • Kandidiaz gibi maya enfeksiyonları için iyidir.

Koenzim Q10’Un Gıda Kaynakları

  • Et – sığır ve ren geyiği eti, en fazla miktarda koenzim Q10 içerir. Koenzim Q10 ile paketlenmiş olan diğer et ürünleri , sığır karaciğeri
  • Yağlar – Susam, Soya, mısırözü yağı ve pamuk tohumu iyi miktarda koenzim Q10 içerir.
  • Balık – Mürekkepbalığı, Sardalya, uskumru, sarı kuyruk, ton balığı Pollock ve ringa balığı orta ila yüksek miktarda koenzim Q10 ile paketlenir.
  • Fıstık, Fasulye ve Tohumlar – Fıstık, Soya fasülyesi, susam tohumu, antep fıstığı, ceviz, fındık ve azuki fasulyesi, iyi miktarda koenzim Q10 içerir.
  • Sebzeler – Brokoli, ıspanak, tatlı patates, tatlı biber, sarımsak, bezelye, havuç ve karnabahar da önemli miktarlarda Koenzim Q10 içerir.

Koenzim Q10 Eksikliği

  • Koenzim Q10, enerji üretimi için önemlidir. Koenzim Q10 eksikliği aşırı fiziksel yorgunluk, kas veya eklem ağrıları, baş ağrısı, migren ve zihinsel yorgunluk ile sonuçlanabilir.
  • Koenzim Q10 eksikliği, bağışıklığın düşük olmasına ve enfeksiyonlara duyarlılığın artmasına neden olur.
  • Azaltılmış Coenzim Q10 seviyeleri, kalp komplikasyonları riskini artıran yüksek kolesterol ve tansiyon düzeylerine neden olur.
  • Düşük Coenzim Q10 seviyeleri de nörodejeneratif ve nöromüsküler rahatsızlıklara yol açar.

Koenzim Q10’Un Aşırı Doz Almanın Yan Etkileri

Koenzim Q10’un kullanımıyla ortaya çıkan ciddi bir yan etkisi yoktur. Coenzim Q10’un yan etkileri ile ilişkili sorunlar, döküntüler, mide bulantısı ve üst karın ağrısı ve hafif uykusuzluktur. Diğer semptomlar ayrıca mide ekşimesi, baş ağrısı, yorgunluk ve baş dönmesi olabilir.